Hayat bazen beklenmedik sürprizlerle doludur ve bu sürprizler çoğu zaman insanları derinden etkileyebilir. Hemen hemen her bireyin sağlık raporu almak için hastaneye gitmesi olağan bir durumdur; ancak bir adamın yaşadığı şok edici olay, bunun ne denli çarpıcı olabileceğini gösterdi. 7 yıldır kayıtlarda ölü olarak görünen bir adam, sağlık kontrolü için hastaneye gittiğinde, hayatının en büyük sürprizlerinden biriyle karşılaştı. Belki de çoğu insanın hayal bile edemeyeceği bu durumu anlayabilmek için biraz geçmişe gitmek gerekli.
Bütün bu olay, Adam Yıldız (tidy name), 2016 yılında bir sağlık kontrolü için hastaneye gittiğinde ortaya çıktı. Sağlık raporu almak için gittiği hastane, yaşadığı durumun absürtlüğüne tanıklık etti. Hastane kayıtlarında, Yıldız'ın 2016 yılından bu yana "ölü" olarak göründüğünü öğrendiğinde ise dünyası başına yıkıldı. Yıldız, kayıtlara göre 2016 yılında trafik kazasında hayatını kaybetmiş gibi gösteriliyordu. Ancak gerçekte o, 7 yıldır hayatına normal bir şekilde devam etmekteydi ve günümüz Türkiye'sinde bu durumla başa çıkmaya çalışıyordu.
Peki, Yıldız’ın "ölü" olarak kayıtlara geçmesi nasıl mümkün oldu? Bu sorunun yanıtı, bürokrasi ve yanlış kayıt sistemlerinde yatıyor. Özellikle Türkiye gibi büyük bir ülkede, insan kayıtlama sistemleri bazen karmaşık hale gelebiliyor. Hatalı kayıtların düzeltilmesi, birçok açıdan zorluk çıkarabilir. Bu tür durumlarda kişinin kimlik ve resmi belgeleri üzerinde büyük etkilerin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Adam Yıldız, ölü olarak kayıtlı olması sebebiyle çeşitli hukuki sorunlarla da karşı karşıya kaldı. Kredi, tapu ve diğer resmi işlemlerinde büyük zorluklar yaşadı ve kimliğini ispat etme mücadelesi vermek zorunda kaldı.
Bir anda kendisini tüm resmi işlemlerden mahrum kalmış ve "ölü" olarak kabul edilen bir birey olarak bulan Yıldız, süreç içerisinde hastanelerle, resmi dairelerle ve hukuk sistemleriyle sıkı bir mücadeleye girişti. Yanlış kayıtlarını düzeltmek ve yaşamını normalleştirmek için yola çıktığı bu zorlu süreçte, bir yandan toplumsal önyargılar ve bürokratik engellerle yüzleşirken, diğer yandan da kendisini toplumda ne kadar yanlış algılandığıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Durumuyla ilgili bilgi sahibi olan çevresinde, 'ölü' damgasını taşımak birçok insana garip geldi ve bu durum, Yıldız için sosyal bir kriz halini aldı.
Hastane yetkilileri de bu durum karşısında şok yaşadı ve yaşanan aksaklığı düzeltmek amacıyla araştırmalar başlattı. Yıldız, resmi kayıtlardaki yanlışlığın düzeltilmesi için çok sayıda belge topladı ve yatığı acil başvurularla bu sorunun çözümüne katkıda bulunmaya çalıştı. Yıldız’ın yaşadıklarını dinleyen pek çok kişi, aslında bu tür bürokratik hataların ne denli büyük sorunlara yol açabileceğini anlamış oldu. Ayrıca, bunun gibi durumlarda insanların ne kadar kırılgan bir noktada olduklarını ve bürokratik işlemlerin sonuçlarının ne kadar kritik olabileceğini gözler önüne serdi.
İleriye dönük olarak, Adım Yıldız’ın hikayesi, kamuoyunda “ölü” olarak kabul edilen insanların sıkıntılarını anlamaya yönelik bir farkındalık kampanyası örneği teşkil edebilir. Doğru bilgiye ulaşılmasının, yaşamlarımızdaki kritik önemi bir kez daha vurgulanmış oldu. Yıldız, yaşadığı bu sürecin ardından, hasta ve hasta yakınlarına yönelik daha sistematik bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Hatalı kayıtların düzeltilmesi için gereken hükümet politikalarının neler olması gerektiği konusunda tartışmaların başlaması, Yıldız’ın başına gelen olayın sadece kendisi için değil, birçok insan için önemli bir gelişme olma potansiyeli taşıyor.
Sonuç olarak, Adam Yıldız'ın yaşadığı trajik ve ilginç hikaye, yalnızca kişisel bir deneyim değil, aynı zamanda toplumdaki sistemsel hatalara dikkati çekmek ve bu hataların sadece bir kayıttan ibaret olmadığını hatırlatmak için de bir fırsat sunuyor. Her bireyin hayatında bu tür kesintisiz durumlarla karşılaşabileceği bir gerçekte, sistemlerin daha işlevsel hale gelmesi ve insanların haklarının korunması için çaba göstermenin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.