Yedi yıl önce kaybolan bir çocuğun bulunduğu haberleri, hem toplumda büyük bir şaşkınlık yarattı hem de kaybolan çocukların aileleri için umut ışığı oldu. 2016 yılında okula gitmek üzere evinden çıkan ve bir daha kendisinden haber alınamayan 9 yaşındaki Emre’nin, son günlerde polis tarafından yapılan bir operasyonla bulunduğu bildirildi. Emre’nin bulunması, beraberinde birçok soru işaretini de getirdi. Özellikle olayın merkezinde yer alan annesi Fatma K., evlat hasretiyle geçen yıllarının ardından oldukça şaşkın bir durumda. Yetkililer, Fatma K.'yı, çocuğunu kaybetmekle suçlayarak gözaltına aldı.
Emre’nin kaybolduğu gün, Türkiye’nin birçok yerinde yankı uyandırmış, ailesi ve gönüllü arama ekipleri uzun süre sürdürdükleri arama çalışmalarından olumlu sonuç alamamışlardı. Aileler, özellikle kaybolan çocukların geri dönmesi için her türlü destek ve yardım çağrısında bulunmuştu. Kayıp çocukların bulunmasına yönelik farkındalık artırıcı etkinlikler düzenlenmiş, sosyal medyada çeşitli kampanyalar başlatılmıştı. Sonunda, 2023 yılında ortaya çıkan bu haber, tüm bu çabaların sonuçsuz kalmadığını da gösterdi.
Emre’nin bulunması, polisin yaptığı araştırmalar sonucunda mümkün oldu. Genç çocuğun, kaybolduğu yıl içerisinde bazı ailelerden gizlenerek yaşamını sürdürdüğü bildirildi. Çocuk, sığınma evlerinde bir süre kaldıktan sonra başka bir şehirde, bir aile tarafından bulunarak koruma altına alındı. Emre’nin bulunduğuna dair ihbarda bulunan kişi, yaptığı açıklamada çocuğun, kaybolduğundan beri süregeldiği psikolojik travmanın izlerini taşıdığını söyledi. Emre’nin şu anki durumu, psikologlar tarafından değerlendiriliyor ve yakın zamanda ailesiyle yeniden bir araya gelmesi bekleniyor.
Olayın bir diğer yüzü ise Emre’nin annesi Fatma K. Büyük bir kayıpla başa çıkmaya çalışan anne, mahkeme süreci başlatıldığında neler hissettiğini aktardı. “Yıllardır kaybolan çocuğum için dua ettim. Onu bir gün bulacağıma inanıyordum,” diyerek duygularını ifade etti. Ancak daha sonra, annesinin gözaltına alınması, birçok kişinin aklında soru işareti bıraktı. Fatma K.’nın, çocuğunu kaybetme konusunda sorumluluk taşıyıp taşımadığı hakkında yürütülen soruşturma, kamuoyunda geniş yankı buldu.
Bu olay, kaybolmuş çocuklar konusundaki toplumsal hassasiyetleri bir kez daha ön plana çıkardı. Kamu kurumlarının ve STK'ların kayıp çocuklarla ilgili yürüttüğü çalışmaların önemini vurguladı. İnsanların bir araya gelerek oluşturduğu dayanışma ağı, zaman zaman sonuç almayı mümkün kılabiliyor. Ancak konu üzerindeki tartışmalar, Emre’nin annesi Fatma K.'nın gözaltına alınmasıyla birlikte daha da alevlendi. “Kayıp çocuklar, aslında bizim çocuklarımızdır,” diyen sivil toplum kuruluşları, bu tür olaylara karşı daha dikkatli olunması gerektiğine dikkat çekti.
Şu anda Emre’nin durumu ve yasalar çerçevesinde yapılacak işlemler ne olursa olsun, bu olayın kapatılacak bir dosya olmadığını belirtmek önemli. İnsan yaşamının ne kadar kıymetli olduğunu, kaybolan her çocuğun geri dönmesinin pek çok aile ve toplum için ne denli önemli olduğunu bu süreçte görmekteyiz. Emre’nin bulunması, her ne kadar bir sevinç kaynağı olsa da, bu tür acı olayların bir daha yaşamaması adına alınacak tedbirlerin gerekliliğini gözler önüne seriyor. Çocuklar, toplumun geleceği ve onların güvenliği için hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğinin altını çiziyor.
Olayın ardından gelen teşhis ve yardım talepleri de dikkat çekerken, sosyal medyada da Emre'nin dayanışma hesapları açarak halkın konuyla ilgili duyarlılığını artırmalarına velhasıl artık sadece kaybolan çocukların bulunmasını talep etmekle kalmayıp, bu durumun sosyolojik boyutunu da ele almak büyük önem taşıyor. Emre’nin hikayesi, belki de sadece bir kayıp çocuk hikayesi değil; aynı zamanda ailelerin, toplumların ve hükümetlerin bu tür durumlarla nasıl baş edeceği konusunda bir ders niteliği taşıyor. Özgür yaşam ve mutlu çocuklar için, hep birlikte daha fazla çaba göstermemiz gereken bir zamanı işaret ediyor.