Son günlerde Türkiye'de artan şiddet olaylarına bir yenisi daha eklendi. İki genç, bir grup saldırgan tarafından "Abinin selamı var" ifadesiyle aniden saldırıya uğrayarak, olayın şokunu uzun bir süre üzerlerinden atamadı. Bu durum, gençlerin maruz kaldığı şiddetin ciddiyetini gözler önüne sererken, toplumda büyük bir infiale yol açtı. Saldırganların durumu hemen hemen herkesin dikkatini çekti ve bu konuda sosyal medya platformlarında geniş yankı buldu. Peki, yaşananlar sadece bir saldırıdan mı ibaret? Ya da bu durum, daha derin sosyolojik sorunların bir yansıması mı?
Olay, geçen cumartesi akşamı bir parkta meydana geldi. İki genç, arkadaşlarıyla birlikte keyifli vakit geçirirken, yanılarına yaklaşan bir grup insan, "Abinin selamı var" diyerek aniden üzerlerine saldırdı. Gençler, neye uğradıklarını şaşırarak kendilerini korumaya çalıştı. Ancak sayıca kalabalık olan saldırganlar, kısa sürede durumu kontrol altına alarak gençlerin eteklerini giymelerine ve aşağılamalarına neden oldular. Diğer insanların olaya müdahale etmemesi, gençlerin yaşadığı şiddeti artırdı.
Saldırganların bu ifadeyi kullanmasının ardındaki neden ise hala bilinmiyor. Sosyal medyada yapılan yorumlar, olayın daha ortamda tanıdık bir kişi ya da grup ile duygu ve benzeri bir konuda bir restleşmeden kaynaklanabileceği yönünde. Gençlerin maruz kaldığı bu tür bir muamele, sokak kültürü ile birlikte gelen tahammülsüzlüğü ve iletişimsizliği gözler önüne seriyor. Böyle durumların artması, gençlerin yaşam alanlarında kendilerini nasıl hissettiklerini sorgulatıyor.
Olayın duyulmasının ardından sosyal medya platformlarında birçok kişi, bu tür şiddet olaylarına karşı sessiz kalmamaları gerektiğini dile getirerek kampanyalar başlatmaya başladı. LGBTİ+ bireylerin hakları ve güvenliği ile ilgili çeşitli etkinlikler düzenlenirken, bu durum gençlerin sosyal çevresinde olumsuz etkiler yarattı. Saldırıya uğrayan gençler, hem fiziksel hem de psikolojik olarak zor bir süreçten geçiyorlar. Kendilerini güvende hissetmedikleri vurgusu, toplumsal cinsiyet ve kimlik meselelerinin daha derinlikli bir şekilde ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Son olarak, bu olayın sadece bir saldırı olarak kalmaması ve toplumda daha geniş bir farkındalık yaratması gerekmektedir. Şiddet olaylarına karşı daha fazla duyarlılık geliştirilmesi ve sokakların emniyetinin sağlanması, gençlerin özgürce yaşamasına olanak sağlayacaktır. Gençlerin başından geçen bu tür olayların, insan hakları ve bireysel özgürlükler açısından önemli bir tartışma konusu haline gelmesi, çarpıcı bir gerçeği ortaya koyuyor. Umut ediyoruz ki, bu tür olaylar bir daha yaşanmaz ve gençlerimiz hakkını ararken daha fazla desteklenir.