Yüzyıllardır süregelen bir geleneğin parçası olan tarihi taş fırın, yerel halkın günlük yaşamında önemli bir yer tutuyor. 113 yıllık geçmişe sahip bu taş fırın, yalnızca bir ekmek fırını değil, aynı zamanda bir kültür mirası olarak da değerlendiriliyor. Bu fırının varlığı, bölgedeki köy kültürünün devamlılığını sağlamakta ve yeni nesillere aktarılmaktadır. Özellikle odun ateşi ile pişirilen ekmekler, hem lezzet hem de besin değerleri açısından birçok insan tarafından tercih ediliyor.
Bu tarihi taş fırın, ilk olarak 1910 yılında inşa edildi. O günden bugüne, birçok nesli sahiplendirmiş ve zamanla değişen teknolojiye rağmen geleneksel yöntemlerini korumuştur. Her gün sabahın erken saatlerinde açılan fırında, odun ateşinin emsalsiz lezzetiyle hazırlanan ekmekler, köy halkı için vazgeçilmez bir öğün haline gelmiştir. Fırının işletmecisi, bu taş fırının sırlarını ailesinden devralarak, nesilden nesile aktarılmasını sağlamakta; böylece köyün tarihi ve kültürel dokusu canlı kalmaktadır. Her ihtimale karşı, zaman zaman müzelerde bu fırının geçmişine dair sergiler düzenlemekte ve ziyaretçilerle bu deneyimi paylaşmaktadır.
Bu fırında pişirilen ekmeklerin yanı sıra, çeşitli yöresel tatlar da büyük ilgi görmekte. Börek çeşitleri, pide ve köy ekmeği gibi ürünler, özellikle kadınların elinden çıkan tariflerle hazırlanmaktadır. Odun ateşinde pişen ekmekler, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda besleyici özellikleri ile de dikkat çekiyor. Bu kırsal geleneğin sürekliliği, yerel topluluklar için çok önemli. Fırın çevresinde düzenlenen etkinlikler, köy kültürünü canlandırır ve insanları bir araya getirerek sosyal yaşamda birlik ve beraberliği pekiştirir. Aynı zamanda, turistlerin de ilgisini çekerek yöre ekonomisine katkıda bulunmaktadır.
Tarihi taş fırın, yalnızca lezzetli ekmekleri ile değil; aynı zamanda tarih kokan atmosferi ile de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. İçerisindeki taş duvarlar, geçmişten günümüze tanık olmuş hikayeleri fısıldarken, odun ateşinin yaydığı sıcaklık, geleneksel fırıncılığın özünü bizlere aktarıyor. Bu taş fırın, sadece bir yemek yeme yeri olmaktan öte, köyün geçmişinin ve kültürel mirasının bir sembolü haline gelmiştir. Uzun yıllar boyunca ayakta kalmayı başaran taş fırın, yerel halkın sahiplenmesi sayesinde günümüzde de aktif bir şekilde çalışmaya devam etmektedir.
Köyün gençleri de, fırının geleneğini yaşatmak adına fırıncılık kurslarına katılmakta ve ustaların yanında ustalık öğrenmektedir. Bu sayede, köydeki gençler, sadece meslek edinmekle kalmayacak, aynı zamanda köylerinin kültürel değerlerini de geleceğe taşıyacaklardır. Böylece, köy halkının bir arada buluştuğu bu tarihi fırın, sadece bir ekmek pişirme mekanı değil, aynı zamanda sosyal etkileşim alanı olarak da önemli bir rol oynamaktadır.
Kısacası, 113 yıldır köyün simgesi haline gelen tarihi taş fırın, sadece nefis ekmekler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda köy kültürü ve yaşam tarzının sürdürülebilirliğini sağlıyor. Geçmişin izlerini geleceğe taşırken, köyün tarihi ve kültürel mirası üzerinde de büyük bir etki yaratmaya devam ediyor. Odun ateşinde pişirilen bu lezzetler, her bir lokmada bir tarihi ve bir geleneği yaşatırken, genç nesillere de ilham vermeye devam ediyor. Mirasın, sadece geçmişten gelen bir miras değil, geleceğe taşınması gereken bir değer olduğunu unutmamak gerek.